<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d9090144063145931452\x26blogName\x3dI+Believe+in+Sherlock+Holmes\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://kediyimben.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://kediyimben.blogspot.com/\x26vt\x3d-6867951573536557989', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>


6 Eylül 2010 Pazartesi at 07:24
Kazık yemek böyle bişiy

Uzun zaman oldu canlarııım. Ve bu arada kazık yedim yani. gerçi o kadar da fazla bişey değildi ama koyuyo insana. Rp tadında anlatayım sizlere:
Babaannemle yeni kavga etmiştik ve ben yukarıda otuyrmuş resim çiziyordum. Nası bi manga yapsam acaba diye düşünürken, aşağıdan gelen "Melis!" sesiyle müziği kısıp camdan baktım. Nidasu beni çağırıyodu. Elimle '1 dakka' işareti yaptım. Resimlerin üzerni kapatıp koşarcasına aşağı indim. Selamlaştık ve çay bahçesine doğru yürümeye başladık. Yolun yarısında dedi ki, "Hadi Altınkum'a iniyoruz." Ben noluyoruz yaa oldum. Dedim ki, "Yaa hiç inesim yok , napçaz ki orda? Hem kulağım ağrıyo benim." Ama Nidasu bana verdiğimi hiç hatırlamadığım bir sözü hatırlattı bana. Yarın gideriz demişim. "İyi bari gidelim." dedim ne diyim? Birlikte çay bahçesinde oturup Büşra'nın izin almasını beklerken sohbet ettik. "Babam resmini çok beğendi. "Yaa öyle mi, iyi." "Ama benim çizmeni istediğimi söylemedim. Bakıp çizmiş dedim" "Benim bi itibarım var ya. Baban dicek ki bu kız kopyacı." falan. Büşra gelince yola çıktık. Salak salak geyik yaparak sahile vardık. Büşra, "Kumpir yiyelim." dedi. Ben, "Bi yerde oturup yiyelim ama." dedim. Nidasu da, "Temmuz barda 10 buçukta üst kat açılıyo. Oraya gidelim." Sonra 10 buçukta oraya gitmeye karar verdik. Sonra da kumpir yiycektik. 10 buçuğa kadar bi bankta oturduk. Yandaki bankta çokoş bi çocuk vardı. Kod adını Taş koyduk ve bikaç dakikada benimsedik çocuğu. Yanına gelen kızlar oldukça "Bizim taşın müşterisi arttı." Gibi kıskançlık dolu pis pis yorumlar yapıyoduk. En sonunda sıkılıp erken gitmeye karar verdik. Bara yaklaştıkça artan heyecanı sezebiliyodum. Çünkü ilk defa tek başımıza bi bara giriyoduk. Asosyal biri olduğumdan hiç gitmemiştim. Sarışın, uzun saçlı bi bayan gelip "Buyrun?" diye sordu. Ben, "Ben bi bira alıyım." dediğimde soran gözlerle baktı. "33lük lütfen." dedim Tuborg getirdi. Hiç Tuborg içmemiştim. Neyse işte. Yanımızda oturan Yeşilliye bakarak içimden bir 'Abo çokoooş' Yorumu yaptım. Ardından Nida ve Büşra'nın "Off çok taşş" yorumları geldi.Kadının getirdiği biranın üstündeki limonu alarak teşekkür ettim. Bi yudum aldım. Tuborg çok çikindi bee. konuşurken biten biramın boş şişesini almaya bi adam geldi. "Başka bişey?" diye sordu. "Miller var mı?" dedim. Hayır dedi. "Peki.. Efes?" dedim. O da yokmuş. İlk tercihim Miller'dı tabii ki. "Almıyım ben bişiy o zaman.." dedim. Büşra bi İce Tea, Naidasu da Red Bull aldı. Bardağa sığmayıp kutuda kalmayı tercih eden Red Bull'u ben içtim. Yaklaşık 1 buçuk saat sonra hesabı istedik. Büşranın bara girerken "Sadece 8 lira 30 kuruşum var."sözüne verdiğimiz, "Medusa Beach'te lira İce Tea. Burda ne kadar olabilir ki?" cevabımızdan dolayı içimiz rahat hesabı beklerken, önümüze konan tabağa mal mal bakakalıcağımuız hiç aklımıza gelmemişti tabi. Büşra panikle, "Ben demiştim, ben demiştim!" derken ben 'Paniklediğini çaktırmadan ödeyelim de gidelim.' düşüncelerindeydim. Sahilde oturp kumpir yiyerek sadece 15.5 lira tutucak olan şey bize 25 liraya mal olmuştu. Hem de kumpirsiz. Bi biraya 10 lira vermek yerine bi kumpir ve bi biraya 6 lira vermenin ve sahilde oturmanın ne kadar güzel olabiliceğini düşündüm. Bi yandan da, 'İyi ki Miller ya da Efes yokmuş haa. Yoksa ödeyemiyoduk.' diyodum. Bi daha bi bara en az 30 lirasız girmiyorum. Neyse ok bye. xoxo